yükseköğretimuluslararasılaşmaüniversiteYÖKuluslararası öğrenciyabancı öğrenciyugevdarulfunun
DOLAR
34,2497
EURO
37,0195
ALTIN
3.016,80
BIST
8.838,60
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara
Açık
16°C
Ankara
16°C
Açık
Çarşamba Açık
18°C
Perşembe Az Bulutlu
17°C
Cuma Açık
18°C
Cumartesi Açık
16°C

YUGEV

YUGEV- Yükseköğretimde Uluslararasılaşma ve Geliştirme Vakfı Değerlendirme Kurulu

Akademik Camia Erol Özvar’dan Ne Bekliyor ?

Her YÖK başkanı ile birlikte yeniden gündeme gelen ve bir ülkenin kalkınma dinamikleri arasında önemli bir yere sahip olan Üniversite

Kısa Özgeçmişi İle Yükseköğretim Kurulu

Ülkemizde Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) 1981 tarihli Yükseköğretim Kanunu kapsamıyla kurulmuş, 1982 Anayasası ile birlikte tespit edilmiş olan yükseköğretim sisteminin temel unsurlarına göre meydana getirilmiş, Anayasal düzlemdeki kuruluştur.

81 senesindeki üniversite reformu evvelinde ülkemizin eğitim sistemi beş temel kurum tarafından şekillenmekteydi:

  • Yükseköğretim Kurumları (Üniversiteler)
  • MEB’e bağlı akademik kuruluşlar
  • Birçoğu Milli Eğitim Bakanlığı’na az bir kısmı da diğer bakanlıklara bağlı vaziyette eğitim veren yüksekokul ve beraberindeki yükseköğretim kuruluşları…
  • M.E.B bünyesinde yer alan üç senelik bir programdan oluşan eğitim enstitüleri
  • Mektup temelli eğitim faaliyetleri yürüten YAYKUR.

Bahse tabi tuttuğumuz kurumlar ve bu kurumlara bağlı organizasyonlar çerçevesinde 81 senesine değin olan süreç boyunca yükseköğretimin tüm seviyelerini kapsayan ve içinde barındıran, merkeziyetçi bir anlayış ülkemiz yükseköğretim sistemi içerisinde mevcut bulunmuyordu. Bu durum, yükseköğretim alanında faaliyet gösteren kurum ve kuruluşların tabi oldukları merkezlerin farklılık arz etmesi, eğitim ve öğretimdeki birliğin teşkil edilememesi, etkin ve yeterli yükseköğretimin öğrencilere arz edilememesine sebebiyet vermekteydi. YÖK’ün kuruluşuna değin karmaşık ve merkeziyetçi bir yapıdan uzak olan ülkemiz yükseköğretim sistemimiz yozlaşma ve çağın gereksinimlerinden uzak bir ahvalde ilerlemeye başlamıştır.

Tüm bu durumların hasebinde merkeziyetçi bir eğitim sisteminin mevcudiyetine duyulan ihtiyacın giderilmesine yönelik ilk adım, 1981 senesinde oluşturulan 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu ile atılmıştır. Bu kanun ile yükseköğretim sistemimiz kurumsal, akademik bazlı ve liyakat esaslı ve beraberinde merkeziyetçi açıdan tekrardan revize edilmeye başlanılmıştır. Bu kanun ile birlikte ülkemizdeki tüm Yükseköğretim alanında faaliyet göstermekte olan kurum ve kuruluşlar Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) çatısı altına alınmış, akademi ismi altında hizmet veren kuruluşlar üniversitelere, eğitim enstitüleri eğitim fakültelerine çevrilmiş; meslek yüksekokulları (MYO) üniversitelerin bünyelerine dâhil edilmiştir. Mevzu bahis etmekte olduğumuz kanun hükümleri ve Anayasa’nın 130, 131. Maddelerine istinaden kendisine verilen yetki ve görev kapsamı neticesinde Yükseköğretim Kurulu yükseköğretim merkezli tüm olgularda sorumlu tek merkez haline gelmiştir.

Yükseköğretim Kurulu’nda Görev Devir Teslimi Gerçekleşti

11 Kasım 2014 tarihinde göreve başlayan ve 30 Temmuz 2021 tarihinde görevinden alınarak Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı pozisyonuna tevdi edilen eski YÖK Başkanı Yekta Saraç’ın ardından boşalan başkanlık koltuğuna Resmi Gazete ’de yayımlanan ve Cumhurbaşkanı’nın imzasını taşıyan atama kararı ile Marmara Üniversitesi Rektörü Erol Özvar getirildi. Göreve getirilmiş olmasının ardından görevinin mahiyeti üzerine “YÖK olarak, akademik performans odaklı idare anlayışının yanı sıra “yükseköğretimde kalitenin artırılması, Ar-Ge faaliyetlerinin en yüksek düzeye çıkarılması ve üniversite-sanayi iş birliği” konusunda rehberlik ve diğer çalışmaları en iyi şekilde yerine getirmeye çalışacağız. Türk yükseköğretiminin uluslararası düzeyde daha iyi ve layık olduğu seviyelere ulaşmasını sağlamak en önemli hedefimiz olacaktır. Allah’tan ülkemize güzel hizmetler sunabilmeyi dilerim” şeklinde bir açıklamada bulunan Özvar, bu açıklamalar dâhilinde aslında toplum tarafından oluşmuş beklentilere de karşılık sunabileceğine dair bir önsezinin meydana gelmesini sağlamıştır. Vermiş olduğu demeçte ülkemizin en büyük sorunlarından olan AR-GE faaliyetlerinin ehemmiyetine ve bu faaliyetlerden yoksun bir ahval izleyen, yeteri kadar faydalanamayan üniversitelerimize AR-GE faaliyetlerini gerçekleştirebilmeleri için gerekli olan hizmetlerin tahsis edilmesi gerektiğini, bunun için çalışmalar gerçekleştireceğini dile getirmiştir.

YAZI ARASI REKLAM ALANI

Her YÖK başkanı ile birlikte yeniden gündeme gelen ve bir ülkenin kalkınma dinamikleri arasında önemli bir yere sahip olan Üniversite – Sanayi işbirliğine önem verecekleri, bu hususta çalışmaların devamlılığının sağlanmasına yönelik emek sarf edecekleri dile getirmiştir. Özvar, gerek ılımlı yaklaşımları gerekse de verdiği demeçler hasebiyle toplum bazında kendisine yönelik birçok beklentinin gün yüzüne çıkmasına sebebiyet vermiştir. Devir teslim töreni esnasında dile getirmiş olduğu “Akademik performans odaklı yönetim anlayışlarına istinaden yükseköğretim kurumlarının gerçekleştirmesi boynuna borç olan akademik kalitenin, eğitim standartlarının iyileştirilmesi üzerinde duracağız” eksenindeki sözleriyle akademik camiadaki çalışmaların eğitim ve öğretim bazında kalitenin arttırılarak devam etmesi, üniversite ile sanayi entegrasyonunun tahsis edilmesi; akademik performansı baz alan bir yönetim sürecinin meydana getirilmesinin temel hedefleri olduğunu vurgulamıştır.

Peki, Yeni YÖK Başkanı Özvar’ı bekleyen problemler, eksiklikler ve Özvar’dan toplum bazındaki beklentiler nelerdir?

İlk öncelikle temelde YÖK’te başlayan yeni dönem ile birlikte akademik mecrada Özvar’ın da dile getirmiş olduğu ‘Akademik performans odaklı bir yönetim sisteminin benimseneceği…’ hususu yer almaktadır. Ülkemiz akademisyen ve öğrencilerinin görüşlerince eğitim kalitesinin arttırılması, yükseköğretimde küreselleşme ve beraberinde nitelikli etkileşimlerin global bir düzeye eriştirilmesi için akademik performans odaklı yönetim elzem bir nitelik taşımaktadır. Eğitim ve öğretim süreçlerinin, bu süreçlerde yer alacak kişi ve akademisyenlerin liyakat esas alınaraktan belirlenmesi, liyakati akademik mecra için en temel esas olarak belirlenmesi hususlar kendisine toplum bazında önemli bir yer bulmuştur. YÖK’ün yeni başkan ile birlikte içine girmiş olduğu bu yeni süreçte liyakat temelli, akademik performans odaklı bir yönetim biçimi benimsemesi toplum genelindeki beklentilerin arasında yer almaktadır. Akademisyenler tarafından, üniversitelerde verilen eğitimi iyileştirmek, nitelikli ve tecrübe sahibi bireyleri topluma entegre edebilmek maksadıyla sanayi – üniversite ilişkilerinin geliştirilmesi, devamlı bir hale getirilmesi ve üniversitedeki eğitimlerin AR-GE yönünden de desteklenmesi Özvar üzerine oluşturulmuş beklentilerin en başında gelmektedir.
Üniversitelerimizde öğrencilerimize tahsis edilen eğitimlerin AR-GE’den yoksun bırakılması, yeteri kadar desteklenmemesi, gerekli koşulların tam anlamıyla sağlanamaması tekelinde öğrencilerimizin aldığı eğitimlerin kapsamını etkiliyor olsa da genelinde ülkemiz ve ülkemizin kalkınmasını da önemli ölçüde etkilemektedir.

Yardımcı Doçentlik ve 50/D Problemi:

1 Ocak 2018 tarihi ile tüm devlet üniversitesi sıfatındaki kurumlarda araştırma görevlisi kadrosuna 2547 sayılı kanunun bünyesinde barındırmış olduğu 50-D maddesi ile atama yapılmasına karar verilmiştir. Lisansüstü eğitim süreçlerine devam eden öğrencileri kapsayan bu karar ile birlikte öğrencilerin daimi bir kadroya değil eğitimleri süresince bir kadroya tabi olduklarını dile getirilmektedir. Yüksek lisans mezuniyeti sonrasındaki takip eden altı ay içerisinde doktora eğitime başlanılmadığı durumlarda kadroyla olan ilişkinin kesileceği belirten madde aynı zamanda daimi bir kadro niteliğinde bulunmaktadır.
Böylelikle eğitimlerini tamamlayıp yüksek lisans ve doktora bünyesinde eğitimlerine devam eden öğrenciler, edinmiş oldukları bilgileri akademik mecra dâhilinde kullanmaları, yeni nesillere aktarabilmeleri engellenmekte ve hasebinde 33/a ya geçiş imkânlarının da bulunmaması ile birlikte genç nesiller kendilerine akademik camiada yer edinmemeleri, akademik kariyer hedeflerinin de gerçekleştirmelerinin zor olduğu bir durumla baş başa kalmalarına sebebiyet vermektedir. 33/a öğretim kadrosu eski adıyla Yardımcı Doçentlik yeni adıyla Doktor Öğretim Üyesi kadrosunun kaldırılmasına yönelik beklenti içerisinde olan birçok yükseköğretim öğrencisi mevcuttaki kadro sıkışıklığı ve 50/D’den 33/a’ya geçiş durumlarının bulunmaması durumlarına ivedilik ile bir çare bulunmasını beklemektedirler.

Akademi İçi Yükselmelerde Kadro İlanlarının Kaldırılması:

Hâlihazırda görevine devam eden birçok akademisyen, bulundukları görevlerde yükselme ve terfii durumlarının gerçekleşebilmesi için tekrardan bir kadro ilanının gerektiğini ve ilgili kadro ilanının ertesinde görevlerinde yükselmek için gerekli şartları sağlamış olsalar da iş yüklerinin arttığını dile getirmektedirler. Bunların haricinde üniversitelerin kendi personellerinin yükselmesi için açmış kadroların içerdiği şartlar itibariyle toplum genelinde yanlış bir algı oluşturması, torpil yahut adam kayırma gibi işlemlerin gözetildiğinin düşünülmesi akademiye zarar vereceği konusunda hemfikir olan akademisyenler, atama şartlarının sağlanılması takdirde görevlerinde yükselmek için kadro ilanını beklememek, atanmalarının ilansız şekilde gerçekleştirilmesini istemektedirler.

Aynı zamanda akademisyenler, yeşil pasaport imkânlarının akademiye eşit derecede sunulmasını dile getirmekle birlikte tüm bu imkanların ülkeye kazanım ve katma değer olarak geri döneceğini düşünmekteler ve böylelikle yeni yönetimin bu bahse tabi tutmakta olduğumuz problemlere yönelik çözümlerde öncü olmalarını istemektedirler.

Akademik Çalışmalara Sağlanan Maddi Yardımların Yetersizliği:

Hiç şüphesiz ki yıllardır gerek verilen demeçlerde gerekse de yapılan söylemlerde akademisyenlerimizin sürekli yakınmakta olduğu konuların başında araştırmalara sağlanan fon, maddi destek ve hukuki desteklerin yeterli miktarda olmadığı, eksik kaldığı hususudur. Kendi çalışmalarını yürütebilmek, tamama erdirip ülke tekelinde fayda sağlayabilmek, gerek iktisadi gerekse de bilimsel ahval içerisinde ülkelerinin dünya üzerindeki saygınlığı arttırabilmek için gayret gösteren bilim insanlarımız maddi yetersizliklerden yakınmakta, sağlanan iktisadi ve sosyal imkanları yetersiz bulmaktadır. Bu durumun bir düzen içerisinde sürdürülebilir hale gelmesi, akademik çalışmalara ayrılan bütçenin arttırılıp; çalışmalara gereken yardımlarının yapılması konusunda her yeni dönemde olduğu gibi Özvar’ın döneminde de beklenti içerisinde olan akademisyenlerimiz bu durumun nihayete kavuşmasını istemektedirler. Bu istek ve beklentilerin yeni dönemde YÖK öncülüğünde nihayete kavuşup kavuşamayacağını ise bizlere zaman gösterecektir.

Ülkemizdeki Uluslararası Öğrencilerin Yeni Başkandan Beklentileri:

Yükseköğretimlerini tamamlamak üzere ülkemize iştirak etmiş olan uluslararası öğrencilerimiz de toplumumuzdaki diğer bireylerde de olduğu şekliyle yeni başkana yönelik beklentiler içerisindedirler. Bu beklentilerin en başında yaşamış oldukları ülkelerin kültürlerine adapte olarak gelmiş oldukları ülkemizde karşılaşmış oldukları kültür şoklarını engelleyecek, onları toplumumuzun kültüre adapte olmalarını sağlayacak program ve eğitim üniversiteler bünyesinde yeterli düzeye eriştirilmesi durumudur. Pek tabiidir ki geçen zamanla birlikte kültürümüze ısınıp, adapte olan uluslararası öğrencilerimiz, kültür şokunun atlatılıp adapte olunmuş bir vaziyete erişene değin ki geçen süreci ne denli aza indirilirse bunun kendi yararlarına olacağını düşünmektedirler. Kültürel etkileşimi arttırabilmek için üniversite bünyelerinde etkinliklerin mevcudiyetinin arttırılması, kültürel uyum programlarının çeşitlendirilmesi ve nitelik sahibi bir yapıya büründürülmesi gibi durumlar uluslararası öğrencilerimizin yeni başkana yönelik oluşan taleplerinin en başında gelmektedir.

Ayrıca öğrenciler, farklı bir ülkede yaşamış olmanın kendilerine getirmiş oldukları ekonomik zorluklar konusunda da burs ve iktisadi desteklerin arttırılmasını talep etmekle birlikte mevcudiyetteki burs/destek programlarının da iyileştirilmesini istemektedirler. En nihayetinde çoğu bir işte çalışmadan eğitimlerine devam etmekte olan öğrenciler, eğitim süreçleri boyunca nitelikli kazanımlar elde edebilmek için iktisadi mükellefiyetlerini bir nebze olsun hafifletmek istemektedirler. Aynı zamanda dil bilmeyen öğrencilerin büyük bir kısmı ülkemizde eğitim – öğretim hayatına başladığında Türkçe hazırlık sınıfına tabi tutulmaktadır. Böylelikle kendilerinin dilimiz ile tanışması, eğitim hayatları boyunca zorluk çekmemeleri hedeflense de birçok uluslararası öğrenci bu eğitimin küresel dil eğitimlerinin müfredat ve uygulamalarına göre revize edilip en kısa sürede en fazla verimliliğin kendilerine tahsis edilmesini istemektedirler.
Yükseköğretimde uluslararasılaşmanın vahametinin gerek ülkemizin iktisadi şartları gerekse de dünya barışı ve toplumlararası sosyokültürel etkileşimlerin devamlılığı açısından önemini tartışmaya dahi gerek yokken, uluslararası öğrencilerin yeni başkandan beklentilerine yönelik cevap bulup bulamayacakları konusu da zamanla nihayete kavuşacağı açıktır.

Toplumun Yeni YÖK Başkanı Erol Özvar’dan Beklentilerine Genel Bir Bakış:

YÖK Başkanı Erol Özvar’a yönelik toplumun beklentilerine genel bir çerçeveden bakabilmek maksadıyla yapılan bu araştırmada anket yöntemi benimsenmiş ve bu yöntem 121 kişiye sunularak elde edilen veriler genel bir analize tabi tutulmuştur. Yapmış olduğumuz bu araştırmaya katılan kişiler öğrencilerden, esnaflara, akademisyenlerden işletme ve kurum sahipleri gibi pek çok farklı meslek ve konumdaki bireylerden oluşmaktadır.

Katılımcılara anket online bir platforma sunulmuş ve kendilerinin yanıtları üzerine sözel bağlamda genel bir değerlendirmeye tabi tutulmuştur. Anket kapsamı iki sorudan oluşmakta ve anketi meydana getiren sorular aşağıda sunulmaktadır:

Soru 1. YÖK Başkanı Erol Özvar’ın görevine uygun nitelikte olduğunu düşünüyor musunuz?

A- EVET
B- HAYIR
C- İLGİLENMİYORUM

Soru 2. YÖK Başkanı Erol Özvar’dan Beklentileriniz Nelerdir?

A- Mobing problemine çözüm
B- Özlük sorunlarının giderilmesi
C- Liyakat temelli yükseköğretim programları
D- Nitelikli eğitim için gerekli iyileştirmelerin yapılması

Katılımcıların birinci soruya verdikleri cevaplar yüzdelik bantta şu şekildedir:

Katılımcıların %62’si “YÖK Başkanı Erol Özvar’ın görevine uygun nitelikte olduğunu düşünüyor musunuz?’’ şeklindeki sorumuza evet; %16’sı hayır şeklinde cevap verirken kalan kısmın ise ilgilenmediklerini belirten seçeneği seçmiş oldukları görülmektedir. Örnek uzayımızın büyük çoğunluğunun bu yeni görev değişiminden memnun olduğu gözlemlenirken memnun olmayan ve ilgilenmeyenlerin de çoğunlukta olduğu gözlemlenmektedir. Bundan mütevellit ikinci sorumuza istinaden aldığımız cevapların yüzdelik dağılımları aşağıdaki gibidir:
%57 oranında A seçeneği, %21 oranında B; %11 B ve takribinde B ile aynı oranda C seçeneğine ait cevaplar gelmektedir. Beklentilerin büyük bir kısmı mobing ve fişleme üzerine gerekli tedbirlerin alınması yönündedir. Yapmış olduğumuz küçük çaplı araştırma sonucunda insanlarda fişleme ve adam kayırma algılarının yükseköğretim mecrasında ileri düzeyde olduğu yönünde olmakla birlikte eğitim kalitesinin de yükseltilmesinin gerekli olduğu yönünde bir düşüncenin mevcudiyetinin görüldüğüdür. Yeni başkanın açıklamaları haricinde toplumun birçok kesiminin de kendisinden beklentileri mevcut olmakla birlikte bu beklentileri karşılayıp karşılamayacağı sorusu ilerleyen dönemlerde yanıtını bulacaktır.

Toplum genelinin kendisine pek çok farklı beklentiler yüklemiş olduğu açıkça ortada olan Erol Özvar’ın başlamış olduğu görevde kendisine başarılar diler, mevcudiyetteki sorunların çözümlerine yönelik öneri, fikir ve desteği ülkemizin ihtiyaçları, yükseköğretimin her türlü açıdan iyileştirilmesi dahilinde kendisine sunacağımızı belirtmek istiyoruz.

    Belirli Gün ve Haftalar

  • Şu sıralar belirli bir gün ya da hafta yoktur.
Yazarın Diğer Yazıları
REKLAM ALANI
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.